Oygar Aytekin kimdir?
27 yıl Doktorluk, 32 yıl Cerrahlık...
Yarım yüzyıla yaklaşan hayatım boyunca, Hipokrat’ın meşhur “önce zarar verme” sözüyle ifade ettiği felsefeye uygun olarak, başkalarına zarar vermeden ilerlemeye çalıştım. İyi haber şu ki hastalarımın çoğu da benim bu yaklaşımımın farkında.
Çocukluğumu Almanya’da geçirdikten sonra ortaokul – lise eğitimime Türkiye’de devam ettim ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden Tıp Doktoru unvanımı aldım. Ancak “doktor” olmaktan çok, “hekim” olabilme gayretini asla yitirmeyenlerden oldum.
Babam da plastik cerrah olduğu için tıp yolculuğum küçük yaşta başladı. Lise yıllarımda ofisinde geçirdiğim zamanın dışında, daha tıp fakültesinin ikinci yılından itibaren bana cerrahi alanında sağlam bir eğitim verdiğini söyleyebilirim. Hem ofisinde hem de çalıştığı hastanede ona eşlik ettim. Yani “hem mektepli hem alaylı” dedikleri cinsten oldum.
Tıp fakültesini bitirdikten sonra Avusturya’ya yerleştim ve o zamanlar Avrupa’nın en büyük hastanesi olan Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölümü’nde uzmanlaşmaya başladım. Uzmanlık eğitimim sırasında çok sayıda dünyaca ünlü hocalardan ve eğitmenlerden ders alma fırsatım oldu.
Çene Cerrahisi Anabilim Dalı’ndaki asistanlığım sırasında Anatomi Anabilim Dalı ile ortaklaşa başlattığımız “Taze Kadavra Kafalarında Estetik Yüz Cerrahisi” kurslarının düzenlenmesinde görev aldım ve 5 yıl eğitmen olarak çalıştım. Uzmanlık eğitimimin son yılında dünyaca ünlü El Cerrahı Prof. Dr. Hanno Millesi’nin özel asistanı olarak çalıştım. Uzmanlık eğitimimden sonra Viyana’daki özel bir klinikte çoğunlukla çene cerrahisi / maksillofasyal ağırlıklı vakalar üzerinde çalıştım.
Bu on yıllık dönemin akabinde gurbeti sonlandırma hevesi, ailemle yeniden bir arada yaşama isteği içimde büyüdü ve Türkiye’ye geri döndüm. Önce İstanbul’da birkaç özel hastanede çalışmaya başladım. Şu anda ise hekimliğimi gönül rahatlığıyla yaşayıp yaşatabildiğim kendi kliniğimde hastalarıma hizmet veriyorum.
Ameliyatlarımı kliniğime yakın ve kalitesi hastalarımın standartlarına uygun hastanelerde gerçekleştiriyorum. Felsefem; vicdani doğruları her şeyin üstünde tutmaktır. Bu nedenle her hastaya, bana nasıl davranılmasını istiyorsam öyle davranarak, önce insan olduğunu hissettirmeye ve önce gönüllerini kazanmaya çalışıyorum.